Erkeklerde sunu sık akciğer, kadınlarda meme kanseri görülüyor

Türk Amansız Hastalık Araştırı ve Uğraş Kurumu Derneği Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, erkeklerde bildirme yoğun akciğer, kadınlarda ise meme başı kanserinin görüldüğünü bildirdi.

Dernek vasıtasıyla “4 Gücük Ay Dünya Kanser Haset” dolayısıyla “Amansız Hastalık bakımında daha ileriye” konulu matbuat toplantısı düzenlendi.

Tezer Kutluk, “Amansız Hastalık bakımında daha ileriye” temasıyla yola çıkılarak “Hizmet açığını kapatın” ast başlığıyla konu ele alındığında, varlıklı fukara demeden dünyanın seçkin ülkesinde, amansız hastalık itibarıyla tanıdan korunmaya ve tedaviye kadar bir nice alanda eksikler olduğunu söyledi.

Kutluk, dünyada 19 milyon kişinin kanser olduğunu, bire bir heves sürer ve hiçbir müdahale olmazsa 2040’ta sayının 30 milyona ulaşacağını tabir etti. Türkiye’üstelik seçkin sene 230 bin civarında amansız hastalık vakası görüldüğüne bel fail Kutluk, bu şekilde gitmesi durumunda ülkede bile artışın sürerek bu sayının 392 bin olacağını kaydetti.

Dünya genelinde seçme sene 10 milyon kişinin, Türkiye’da ise 100 binden fazla insanın kanserden öldüğünü dile getiren Kutluk, hep bu olumsuzluklara rağmen kanserin korunulabilir, tedavi edilebilir benzeri hastalık olduğunu anlatım etti.

Kül kanserlerin 3’te 1’inin önlenebilir olduğuna bel eden Kutluk, şöyle konuştu:

“Her yıl 9-10 milyon civarındaki ölümden, uygun tedarik ve önlemler alınırsa, devletler, örgütler, kişiler, bilcümle paydaşlar, gerekenleri yaparsa 3,7 milyon hayatı serian gelişmemiş ve ılımlı vadede yetişmek türlü. Dünyanın çabası, sesini dünyaya yegâne gürültülü yerine yükseltmesinin amacı budur. Türkiye’üstelik yer kesif tanıdık kanserler, erkeklerde akciğer, kadınlarda meme başı kanseridir. Amma kalın görülen kanserlere baktığımız ahit, güçlük bağırsak kanseri, erkeklerde prostat, kadınlarda tiroit bezi, idrar torbası, merhamet, işkembe kanserleri kabilinden kanserlerin yoğun görüldüğünü biliyoruz.”

Umum kanserlerin tahminî 3’te 1’inin tütün, beslenme ve etanol alışkanlığıyla münasebetli olduğunu anımsatan Kutluk, etil alkol, esrar ve üst kitle endeksiyle savaşım ederek, kanserden istirdat rakamının 4,5-5 milyona çıkabileceğinin uzmanlar marifetiyle söylendiğini bildirdi.

Beslenme üstüne aşama atılması gerektiğine belen eden Kutluk, dünyanın tagaddi alışkanlığı kötüye gitgide bununla ilişik kanserlerin arttığına işaret etti.

Amansız Hastalık taramasının müstevli döneminde düştüğünü, 7,5 milyondan 3,5 milyonlara kadar gerilediğini nâkil Kutluk, bu oranın bugünlerde arttığını, devletten bireye, sivil toplum örgütlerinden basına büyüklüğünde herkesin üzerine düşen sorumlulukları namına getirmesi gerektiğini vurguladı.

“Kanser hastalığı içtimai bire bir sorun”

Prof. Dr. Şuayib Sarp ise müstevli döneminde Kovid-19’un dünyaya damgasını vurduğunu söyledi. Bu dönemde amansız hastalık konusunun toplumun dikkatinden uzaklaştığını tabir eden Sert, kanserin Kovid-19’dan henüz bayıltan ve gen olduğuna dikkati çekti.

Kanserin birlikte tıpkı Kovid-19 kadar erkenden önlenip, teşhis konularak otama edilebilir bire bir çor olduğunu anlatan Dik, ” Mürekkep Milel, dünyada bu konuyla ilişkin ayrımsız debi planı çizmiş, üste bizim ülkemiz da buna canip olmuştur. Bu ehemmiyet, Kovid-19’a karşın artarak bitmeme ediyor. Burada temel noktalardan birisi, hala dünyada 10 milyonun üzerinde adam hayatını kaybediliyor. Bu rakamın artacağını biliyoruz. Bu hastalığın bütün şiddetiyle bitmeme ettiğini söyleyebiliriz.” diyerek konuştu.

Amansız Hastalık hastalığının içtimai bir ülkü olduğunu dile getiren Sarp, “Hepimiz kanser olmaya adayız, 3 erkekten birisi, 3 kadından birisi, para boyu kategorik amansız hastalık oluyor yeteri büyüklüğünde yaşarsa.” ifadesini kullandı.

Savunma sanayisi kadar afiyet sektörünün bile yüce ve ayn ardı edilmemesi gereken noktalardan birisi olduğunu vurgulayan Sarp, konuşu boyutta kanser hastalığına öncelikler verilmesi gerektiğini kaydetti.

Bir matbuat mensubunun “Kanser tedavisinde Türkiye’nin reçete üretimine ilgili çalışma var mıdır?” sorusu üstüne Yalçın, şu bilgileri verdi:

“İlaç üretimi itibarıyla Türkiye’birlikte, ilacın fiziksel üretimi konusunda, tılsım üretimiyle ilgili tesisin oluşması, deva üretimine başlaması kabil kimi gelişmeler yaşanıyor. Bu yönüyle iyiyiz amma bu henüz de artırılmalı. Türkiye, bu konuyla ait patenti kendinde olan ilaçları artırmalı. Eklenmiş ayar adına üretimi yapıyoruz ama patenti bizde değil, kullanılmamış ilaçların ortaya konması ve bunu ihraç haline getirmemiz lazım. Bazı moleküler testler var, değişik ülkelerde yapılan testlere bakarak elan kalburüstü hale getirilmesi, bizim patentimizde olması geçişsiz. Ülkemizin buna bindi vermesi geçişsiz. Fındığa, pamuğa yapılan destekler kabilinden benzeri şekilde bu sektöre de desteğin sağlanması, sistemin kurulması lazım. Keyif sektörüne evleviyet verilmeli, çok yönlü yatırımların yapılması lazım. Elbet savunma sanayisine, bildirişim ve haberleşmeye yatırım yapılıyorsa amansız hastalık elan şişman kişmiri mahbes ve ölümle sonuçlanıyor.”

Share: